12 Haziran, 2012

İnternetin hayatımıza girmesi ile günlük yaşantımızda farklı konulardaki hızlı değişime rağmen e-ticaret konusundaki geri duruşumuzu yavaş yavaş değiştiriyor olmak alışveriş konusunda bize farklı bir pencere açtı. Her ne kadar geç keşfetmiş olsak da internet üzerinden alışverişin rahatlığına ve konforuna çabuk alışıverdik. Sanal kartlar, iade şansı, kapıya kadar gelme konforu,… hayatımızı bir hayli kolaylaştırdı. Bütün bu hız ve konforun yanında aklıma ‘’ Ayağını yorganına göre uzat’’ atasözü gelmiyor değil, bu rahat, bu konfor bu çeşitlilik karşısında insan banakalırsa tedbirli olmalı. İnternette satılmayan ürün yok artık derken bir yakınım http://www.miskinpatiler.com/ adı altında hayvan sever dostlar için bir site açtı. Güvenilirliği, uygun fiyatları, kaliteli ürün seçenekleri yanı sıra benim için en önemli özelliklerden biri olan hiç kafa karıştırmayan sade tasarımı ve sorunsuz çalışan sekmeleri ile fark yaratan bir site. Banakalirsa bir uğrayın demek isterim… kim bilir, belki sizin için de cazip ve ayağınıza gelen hizmetin kolaylığı ile iyi bir alışveriş imkanı olur.










05 Haziran, 2012


Güneş bir kaç gündür ıssıttı kemiklerimi. Uzun zamandır, kış, yağmur, soğuk derken..., nihayet ısındı sanıyorum havalar. Gerçi Ankara'nın Haziran ayına çok da güven olmaz. Bir bakarsınız hava kapamış ve ıslanmış her yer. İğde, ıhlamur, hanımeli..., miss gibi kokular arasında birden aklıma geldi Aziz Nesin'in "Arkadaşım Badem Ağacı".  "Ağaçlardan arkadaş olur mu?" diyenler elbet vardır. Ben arkadaş olmayı bilenler için paylaşmak istedim.


ARKADASIM BADEM AGACI

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış...
Açarsın çiçeklerini...
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz...
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sende bu güzel havaya

AZIZ NESIN

31 Mayıs, 2012



Yapımı inanılmaz kolay olan, bir o kadar lezzetli, ilave olarak sadece mısır eklediğim, yanında da yazdığı üzere tarifi http://www.portakalagaci.com 'dan aldığım, yine banakalırsa lütfen deneyin diye şiddetle tavsiye edeceğim bir tarif. Bu seferlik dereotum olmadığı için koymamıştım ama, tavuk salatasına çok yakışıyor.

TAVUK SALATASI (Portakalağacı)
2 bütün tavuk göğsünü haşlayıp didikliyorsunuz. 3 kırmızı biberi közleyip, soyuyor, biraz soğuyunca da doğrayıp tavuğa ekliyorsunuz. Gerisi 5-10 doğranmış kornişon turşu, dereotu, maydanoz, limon ve yağ.

18 Mayıs, 2012


SODALI BÖREK

Malzemeler:
6 adet yufka
beyaz peynir
2/3 su bardağı sıvıyağ
2 yumurta
1 su bardağı süt
1 şişe soda (yaklaşık 220ml)

Yapımı çok kolay ama; lezzetli ve yumuşacık bir börek. Fırın tepsisine bir yufkayı açık olarak koyur, aralarına hiç bir şey sürmeden iki yufkayı daha yerleştiriyor, 3.yufkadan sonra peynir yada istediğimiz içi koyuyor ve kalan üç yufkayı da üstüne yerleştiriyoruz. Bir şişe sodayı ağzını elimizle kapatıp, püskürterek bütün tepsiye eşit miktarda döküyoruz. Süt, yağ ve yumurta karışımını böreğimizin üstüne sürüp, mümkünse 1 gece, değilse en az 1-2 saat sıvı karışımın böreğin içine çekmesini sağlıyor ve pişiriyoruz. Kolay ama lezzetli bu böreği banakalırsa hemen deneyin derim.

11 Mayıs, 2012

EKMEK YAPMA MAKİNESİ VE ANNELER GÜNÜ

 İlk yaptığımız zeytinli ekmekler


Biri iki senedir “Ekmek Yapma Makinesi” almak gibi bir hevesim vardı ama; emekliliğe ertelemeye, geniş zamanlarda (umarım) koşturmacasız, keyifli aktiviteler hayallerimin arasında biraz daha beklemeye almıştım. Eşim almış geçenlerde, bana beklenmedik bir sürpriz yaptı. Şimdiye kadar üç defa ekmek yaptık ve bence ilki başarısız, içi çok sıkı ve kabarmamış bir ekmekti. Sanıyorum hatamız Tam buğday ununu hiç normal un eklemeden yapmakta oldu. Hamur çok yoğun olduğu için makine hamuru karıştıramadı ve ekmek hiç güzel bir hamur kıvamında olamadan, pişmek zorunda kaldı. Eşim ve kızım tadını kötü bulmadılar ama, benim için hayal kırıklığıydı. Tadı kötü değilse bile, görüntü beklentilerimi karşılayamadı. İkinci denememiz akşam geç saatlerde oldu ve hamur ilk başta alıştığımız hamurlar gibi görünüyordu (poğaça hamuru gibi) benim uyuyakalmam ile ekmek biraz fazla kabarıp makinadan kaçmaya kalkınca eşim müdahale edip bir hayli uğraşmak zorunda kalmış olsa da, gerçekten çok iyi kabarmış, iç dokusu ekmek gibi, muhteşem görüntüsü olan nefiss bir şeydi. Bu arada tarif olarak hep Arçelik marka olan makinemizin tariflerini denedik. İlkinde tam bağday unu ile, ikincisinde kepek un ile, üçüncüsünde tam buğday+kepek un ile yaptık. İnternetteki araştırmalarım sonucu http://ekmeksanati.com’un çok faydalı ve yararlı bilgileri olduğunu gördüm. Şimdilik standart ekmek tarifleri yapıyor olsak da, ben çeşit çeşit ekmek yapma hayali ile her gün yeni bir şey öğrenip, her gün değişik bir bilgi okuyorum. Öğrendiğim en önemli şey ise hamurun kıvamını önce göz ile tamam diye takip etmek, cıvık ise un, koyu ise su eklemek. Diğer tüm bilgiler yukardaki adreste çok detaylı olduğu için bunca gevezelikten sonra, bir de tarif yazmayacağım. Katkısız, sağlıklı, hijyenik ekmekler yapma derdi bir yana, henüz eşimden bana tam olarak fırsat kalmasa da, yaptığınız her şeyde olduğu gibi banakalirsa keyif alacaksanız en kısa zamanda siz de ekmek makinası, yoğurt makinası, türk kahvesi makinesi gibi sizi mutlu edecek bir alet alın. Pazar günü anneler günü, birilerinin size hediye almasına gerek yok, tabii ki bu çok mutlu eder anneleri ama, siz kendi kendinize de kendinize hediye alma keyfini yaşayabilirsiniz. Anneler gününüz kutlu, mutlu ve çocuklarınız ile olsun.

İkinci yaptığımız kepek un+normal unlu ekmek







 Ve en son yaptığımız kepek un+tam buğday unlu ekmek



04 Mayıs, 2012

BAHAR VE ÇOCUKLUĞUMUN FENER ALAYI




Ben bir doğa aşığı, ben bir bahar sevdalısı, gün eksilmesin penceremden diyenlerden, kuş cıvıltısını, su sesini, çeşit çeşit kokuyu sevenlerden. Mevsim bahar olunca doğada “en güzel benim” telaşı, kim daha güzel kokuyur?” yarışı, sanki bir fark edilme çabası var. Ruhu, kalbi narin, kırılgan bayanlar gibi… Önce ağaçlar yavaş yavaş patlama derdine, her yağmur ile iyice yeşerip ben de varım telaşı ile sanki podyumda sıraya giriyorlar. Ben sanıyorum en çok Leylakları seviyorum, kokusu beni her bahar mest ediyor, her bahar "çok güzel olduğu için mi ömrü bu kadar kısa” diye düşünüyorum. Olmadı şimdi hanımellerine haksızlık ettim, yakındır onlarında dünyaya parfüm salma zamanı. Hanımeli de beni kokusu ile mest edenlerden. Güllerin dallardan taşma telaşı, rengi, albenisi, ıhlamurların patlama, çiçek verme, buram buram kokma zamanı. Erguvanlarda baharda güzelim çiçekleri ile bir koşu gelip, “ce” diyip, gideceklerden. Sanki doğa bizim için bir fener alayı hazırlıyor. Hani çocuklukta annelerimizin ellerimizden tutup götürdüğü, sıra sıra geçenleri hayran hayran seyrettiğimiz kocaman, büyük bir fener alayı. Kokusu, coşkusu, rengarenk özenle seçilmiş renkleri, albenisi, tomurcuğu, çiçeği, … arka arkaya, sırayla, büyük, hem de inanılmaz organize bir fener alayı. Seyretmeyi, zevk almayı, fark etmeyi bilenlere. Banakalırsa madem çocukluğumuzun o güzelim fener alayları kalmadı hiç değilse bu muhteşem gösteriyi, renk cümbüşünü kaçırmayın....
Bu ara da resimler kızım tarafından çekildi. Ben hala bu konuda yeteri kadar başarılı değilim.

25 Nisan, 2012


AYŞE KULİN/GİZLİ ANLARIN YOLCUSU

Gizli anların yolcusu okuduğum en son kitap. Ayşe Kulin kitapları hep beğenerek okuduğum, keyif aldığım, sürükleyici ve kitaplığımda bolca bulunan kitaplardandır. Bu son kitabı ile ilgili her şey aslında aşağıda yazıyor. Banakılırsa değişik okunabilir bir kitap. Konu etkiliyor insanı. Ama nedendir bilinmez biraz anlatamayacağım, okurken ürperdiğim, yüzümü buruşturduğum, sonu nasıl bitecek acaba diye okuduğum, nasıl tarif edilir bilemediğim bir duygu karmaşası yarattı bende. Yanlış anlamayın konusu değil, anlatımı değil belki çoğumuza çok uzak olan, inişli çıkışlı, karanlık tarafı çoğunlukta kalan, aynı kişinin bir kaç karaktere bürünmek zorunda kaldığı hayat tarzı. Umarım ne demek istediğimi bu kadar karma karışık cümleler ile anlatabilmişimdir. Ama en iyisi banakalırsa okuyun, kendi yorumunuzu yapın derim.
Çağdaş edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Ayşe Kulin, Gizli Anların Yolcusu ile bir kez daha okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüzleşmeye zorluyor. Bu kitap yerleşik ve düzenli hayatlarımızın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir anda yıkılıp gidebileceğini gösteriyor bize... Acı bir kaza... Bir anda ağızdan kaçan bir söz... Ansızın yayınevine gelen bir dosya... Birbirine dolanmış eşarplar... Bütün bunlar, aykırı bir aşkın başını ve sonunu belirlemeye yeter mi?

Gizli Anların Yolcusu, pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın romanı. Ayşe Kulin her zamanki ustalığıyla yaklaşmaya korkulan bir konunun üstüne giderek tabuları yıkmayı deniyor.

Bu romanda sadece aşkı değil, toplumun zorladığı hayatları, harcanmış çocuklukları, kendi içindeki sırlarla en yakınlarını yaralayan ailelerin öykülerini soluk kesen bir tempoyla okuyacaksınız.