23 Şubat, 2010

ŞU DAĞIN ARDI İRAN

Meltem Vural Üniversitede tanışıp evlendiği ve beraber İran'ın başkenti Tahran'a gittiği eşi ve ailesiyle yaşadığı dokuz yüz günü, pişmanlıklarını ve tekrar Türkiye’ye dönüş macerasını çok yalın ve çok detaya girip deşmeden anlatmış kitabında. Yaşanmış hayat hikayelerini özellikle de kadın hayatlarını okumayı sevmemden midir?, konunun çarpıcı ve etkileyici olmasından mıdır?, okurken aynı zamanda düşündürmesi, yada olayı sündürmeden anlatmasından mıdır? bilmiyorum ama etkileyici buldum doğrusu. Banakalırsa okuyun derim…

22 Şubat, 2010

BAHARIN MÜJDECİSİ


CEMRE DÜŞTÜ...

20 Şubat Cumartesi günü ilk Cemre düştü nihayet. Upuzun bir kışın ardından bahar geliyor demektir bu. Cemre, Arapça bir kelime. Ateş, kor, köz anlamlarına geliyormuş. Sıcaklık demek. Şubatın yirmisinden sonra cemre havaya düşer ve baharın müjdecisi sıcaklık, havada başlar. Bundan bir hafta sonra da cemre suya düşer ve sıcaklık suda başlar. Bir hafta sonra martın beşinde ise, cemrenin toprağa düştüğü söylenir. Bununla da sıcaklığın artık toprakta da başladığını, toprağa tohum atma devresinin başlayabileceğini anlatmış olurlar. Cemre aslında sıcaklığın havada, suda, toprakta artamaya başlama zamanıdır. Kışın soğukları önce havada kırılır, sonra suda, sonra da toprakta. Böylelikle tüm bitkilerde ve hayvanlarda, toprakta bir uyanış bir hareketlenme görülür. Bu hareketlenmeyi ortaya çıkaran ısı artışı da halk arasında “ Cemre Düştü” diye adlandırılır.

Bir de benim dünyalar güzeli kızımın adı Cemre. Adının koyarken doğum zamanın cemre düşme zamanı olduğunu hiç düşünmemiştik ama; o doğduktan bir hafta sonra ilk Cemre düşüyormuş toprağa. Adı gibi o da sıcacık bir çocuk. Bahar gibi cıvıl, cıvıl genellikle. Banakalırsa bu bahar Ataol Behramoğlu’nunda dediği gibi, dünyanın gümbürtüsüne kulak verin. Zaman çok çabuk geçiyor…..


BAHAR ŞİİRİ

Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi

Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyliyelim bir ağızdan

ATAOL BEHRAMOĞLU


19 Şubat, 2010

"ÇOK DÜŞÜNEN KADINLAR"


" Mutsuzluklarınızdan kurtarılmayı beklemek mutsuzluklarınızı uzatmanızı garanti eder. Temelde 2 seçiminiz var. Ya içinde bulunduğunuz durumu kabul edersiniz ya da şartlarınızı değiştirirsiniz. "

diye yazıyordu okuduğum, beğenerek takip ettiğim bir site’de ( http://guzela.blogcu.com/ ). Aslında yeni çıkmış ve kadınlar ile ilgili bir kitabın “ÇOK DÜŞÜNEN KADINLAR” içinde yazan bir bölümden alıntı imiş.

Ben ilave yapıyorum,

banakalırsa

" Mutsuzluklarınızdan kurtarılmayı beklemek mutsuzluklarınızı uzatmanızı garanti eder. Temelde 2 seçiminiz var. Ya içinde bulunduğunuz durumu kabul edersiniz ya da şartlarınızı değiştirirsiniz. "

İkisini de yapamayacak kadar iyi niyetli iseniz; (çünkü bazen sizi üzen şeyler kabul edemeyeceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz şeylerdir) sürekli zihinsel geviş getirir ve “neden?, bunu hak etmek için ne yaptım?” diye düşünür durur, önce sizi üzenlere, daha sonra kendinize (neden izin veriyorum diye) kızar durur sözle anlatamayacaklarınız için bazen "susmakta konuşmak kadar etkilidir" diye insanların sizin anlamasını beklersiniz. Her zaman herşey göründüğü gibi değildirden yola çıkarsak, mutlu olmakta her zaman yukarıda yazan iki buçuk satır kadar kolay değildir.

15 Şubat, 2010

KIZILDERİLİLERDEN TEK KELİMELİK HAYAT DERSİ


Aşağaki yazı mail'e bu gün geldi ve sizlerle de paylaşmak istiyorum. İçinizde sizi ve etrafınızdakileri sonsuz sevgi ile saracak kadar güzel bir kurt beslemeniz dileğiyle...

Cherokee kabilesinin yaslılarından biri hayat, ask ve evlilik üzerine konuşurken şunları soyluyor:

-"İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibirci, kendine acımayı, kuskunluğu, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.

-"Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yaslı adam kısaca cevap veriyor:

- "Beslediğiniz"

12 Şubat, 2010

Adam Fawer "OLASILIKSIZ"

Kitabı ilk okumaya başladığımda biraz sıkıldım açıkçası. Yani önceleri biraz sabır ve dikkate ihtiyacınız var. Sonra konuyu kavradıkça, hem düşündürüyor, hem eğlendiriyor, hem de ilginç ve güzel bir kurgusu olduğunu fark ediyorsunuz. Anlantılan olaylar hiç bir şeyin olanıksız olmadığını, küçük bir ihtimal bile olsa her şeyin olabileceğini gösteriyor. Bu sefer banakalırsa okuyun diyemeyeceğim, çünkü herkesin aynı şekilde beğeneceğini düşündüğüm bir kitap değil, ama macera ve güzel bir kurgu beklentilerinizi karşılayacaksa okuyabilirsiniz.

05 Şubat, 2010

İLGİNÇ DUVAR SAATİ TASARIMI





Hong Kong tasarımcısı Leo Yiu tarafından tasarlanan bu saat, saat görme biçimini değiştirmek için tasarlanmış. Bazı insanlar bu fikri pratik değil ama en azından eğlenceli ve yenilikçi buluyorlarmış. Banakalırsa ilginç bir tasarım.







02 Şubat, 2010

KIRMIZI-SİYAH VE BEYAZ ODALAR





Beyaz ve siyah benim en çok sevdiğim renklerdir. Kırmızıyı günlük hayatta çok kullanmasam da şu meşhur "kırmızı olsun, beş fazla olsun" sözünü iyi bilirim. Yine de kırmızı-siyah ve beyazın bu kadar uyumlu olacağı hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Bu arada salıncağa da bayıldım diyebilirim.

Daha fazlasıne http://www.designdeinterior.ro/ adresinden ulaşabilirsiniz.


01 Şubat, 2010

ARNAVUT CİĞERİ (PATATES KIZARTMALI)

Arnavut ciğeri bildiğim bir yemek olmasına rağmen, böylesini son 4-5 yıldır yapıyorum. Bu tarifte kız kardeşimden aldığım tariflerden biri. Bu usul ile yapılınca hem çok bereketli hem çok yumuşak oluyor….

Kuşbaşı doğranmış, zarı soyulmuş ciğeri içine bir miktar tuz ve pul biber attığımız una buluyoruz ve üstündeki fazla unları silkeliyoruz. Önce tavamıza koyduğumuz yağda küp küp doğradığımız patatesleri kızartıyoruz. Ardından una buladığımız ciğerlere geliyor sıra ama, una buladıktan sonra çok beklemeyin ki, üstündeki un ıslanıp hamurlaşmasın. Gelelim yemeğin püf noktasına önce kızgın yağa atıp ardından hemen alıyoruz ve tekrar kızgın yağa atıp pişene kadar kızartıyoruz. Sonrası malum ciğer ve patates aynı kaba alınıp bir güzel karıştırılır. Piyazlık doğradığımız soğan ya da soğan salatası yanına çok yakışıyor.