31 Ağustos, 2010

ELİF ŞAFAK / AŞK


Güzel bir kitaptı doğrusu. Tatilde başlanılıp ancak bitirilebildi. Mevlana ve Şems’in birbirlerinin aynası olması, birinin eksiğini diğerinin tamamlaması, ayrı dil ve ayrı gönülden aynı yöne bakan aşkları, Ella ve A.Z.Zahara’nın birbirlerinin yüzlerini dahi görmeden sözler ile aralarında kuvvetlenen aşk ve tasavvuf felsefesi, Sufi geleneği ve kurgu olduğu bilinmesine rağmen insanı etkileyen 40 kural. İyi zaman geçirmek, keyifli bir kitap okumak, Mesnevi’yi merak etmek, Mevlana’ya bir kez daha hayran kalmak ve öğretilerinin bu kadar büyük hızla nasıl yayıldığını anlamak, bir çırpıda okuyuvermek için güzel bir kitap doğrusu. Tavsiye olunur. Fazla söze ne hacet zaten çok satanlar listesine girmiş bir kitap. Geçmiş ve gelecek öyle güzel harmanlanmış ki, kah 1200’lere kah 2000’lere gidip geliyorsunuz. Banakalirsa okuyun derim. Hem dünyevi, hem ruhani aşk, …..

Ya ortasındasındır AŞK'ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde..

Ella Rubinntain (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte 'sorunsuz' bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir.

Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella'yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.

Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller…
Aşk… kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası…
Aşk… Elif Şafak'tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman.

26 Ağustos, 2010

VEHBİ KOÇ'TAN BİR DEYİŞ

Aşağıdaki yazı dün mail'lime geldi ve okuyunca çok hoşuma gitti. Güzel bir deyiş ve gülümsetti, ne kadar doğru değil mi? Gününüzün güzel geçmesi ve hep sağlıklı olmanız dileğiyle ...


Vehbi Koc`tan bir deyis:

"Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
İşin varsa bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha,
Araban varsa bir sıfır,
Yazlığın varsa bir sıfır daha,
Daha sıralanabilir sıfırlar hanesi...
Ancak, Sağlığın varsa bir koyarsın başına,
o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere..."

VEHBİ KOÇ

24 Ağustos, 2010

TAVUKLU-KAŞARLI MAKARNA



İnsana ilk duyuşta değişik gibi gelsede hem görsel olarak hem de lezzet olarak güzel bir yemek oldu. Eşim ve kızım Televizyonda seyretmişler ve uygulama kararı alarak mutfağa girip yapmışlardı. Resimleyeli çok oldu ama; tarifi yazmak bu güne kısmetmiş. Malzeme el altında bulunabilecek cinsten. Öncelikle bolca küp küp doğranmış soğan ve taze biber yağda soteleniyor. Daha sonra küçük ve küp küp doğranmış tavuklar ilave ediliyor ve yine küp küp doğranmış, kabuğu soyulmuş domatesler, tuz ve baharat ile tatlandırılıyor. Bu arada makarnada haşlanıp süzüldükten sonra birbirlerine iyice yedirilerek karıştırılıyor ve işin şölen kısmı borcama aldığınız karışıma bol miktarda kaşar peyniri serpilerek, fırında kaşarlar eriyene kadar pişiriliyor. Sonuç yukarda ki resimde gördüğünüz güzel ve lezzetli yemek oldu. Banakalirsa deneyin, pişman olmazsınız.

19 Ağustos, 2010

ÇATLAK TİŞÖRT YARIŞMASI

Tiffany tarafından düzenlenen çatlak tişört yarışmasında birbirinden ilginç tişörtler yarıştı. İşte o tişörtler..























18 Ağustos, 2010

DAĞIN ÖTEKİ YÜZÜ / ERENDİZ ATASÜ


Yazar Erendiz Atasü annesinden, babasından kalan mektuplardan etkilenerek, ailesini başka kişilere, başka isimlere büründürerek yazar romanı. Kitap gerçek olan iki olay üstüne kurulu, birisi Vicdan’ın (yazarın annesi) gerçekten Atatürk tarafından Dolmabahçe sarayına çağrılması, ikincisi Uludağ’ın tepesine tırmanış. Cumhuriyet yılları, Kemalistler ve Kore savaşını anlatıyor kitabında. Kore savaşı anlatımı tamamen belgesellere dayalı olarak şekilleniyor. 1960 yılında Orhan Kemal roman ödülünü alan kitabın ana kahramanları kadınlar. Ben severek okudum. Banakalırsa siz de okuyun derim.

16 Ağustos, 2010

İSLİM KEBABI (KÖFTELİ)


İslim Kebabı genel olarak büyük parça et ile yapılıyor ama; ben böylesini de seviyorum doğrusu. Bizim eve kıyma alındığında büyük bir kısmını köfte yapıp, daha sonra kullanacağım şekilde, depfreeze koyuyorum. Bunları normal köftelerden bir hayli büyük (ceviz büyüklüğünde) yaptım ve öyle kaldırdım. Köfleriniz hazır ise gerisi kolay. Kaç tane yapacaksanız o oranda patlıcan kızartıyorsunuz. İnce ve uzun dilimleyip kızarttığınız patlıcanı artı (+) şeklinde üst üste koyuyor, içine kızarttığınız köfteden koyuyor ve bir kürdan yardımı ile birleştiriyorsunuz. En üste 1 dilim domates ve biber de koydunuzmu tamamdır. İster domates ile ister salça ile sos hazırlayıp fırına verme zamanı. Yemek davetlerinize, iftar sofralarınıza yanında pilav ile yakışacak güzel ve şık sunumu ile lezzetli bir tarif. Banakalırsa deneyin derim.

12 Ağustos, 2010

YARDIMLARINIZI BEKLİYORLAR

Oruç tutmanın gönülden yapanlar için aç kalmanın çok uzağında bir ibadet olduğuna inananlardanım ben. Bu yüzdendir ki yalandan, dedikodudan, küfürden, … Ramazan ayı dışında da uzak durmaya çalışmama rağmen, Ramazanda daha dikkatli olmaya çalışırım. Daha faydalı olmaya, daha çok paylaşmaya, yardımlaşmaya, daha çok anlayışlı olmaya, … yılda bir kez diye düşünenler olabilir, olsun yılda bir kez bile olsa, hiçbir şeyi olmayanları yargılamadan anlamaya çalışırım. "Alan el veren elden üstündür" sözünü bu yüzdendir ki çok severim. Almak zordur diye düşünür, içim dola dola, gözlerim dola dola almak vermekten zor gerçekten derim her seferinde. Ve paylaşmanın zenginlik değil, gönül işi olduğunu savunur ve buna gönülden inanırım. Paylaşmak için cüzdanınızın değil gönlünüzün zengin olması lazım. Bütün bunları niye mi anlattım, banakalirsa siz de aşağıda yazılı dernek, ya da bir başkasının kapısını çalabilirsiniz, hepimizin gönülden vereceği bir şey eminim ki vardır, yeter ki isteyelim ve bu ay buna vesile olsun diye yazdım tüm bunları.

ZEYTİNDALI: BİR İYİLİK İMECESİ

ARACISIZ YARDIMLAŞMA
Zeytindalı herhangi bir siyasi görüş, etnik köken, din, dil, mezhep, cinsiyet veya bölge gözetmeksizin sadece yardıma muhtaçlarla, yardımseverler arasında iletişim sağlayarak "İyilik Köprüsü" kurmak amacıyla bir araya gelen gönüllülerin oluşturduğu şu an için sadece ANKARA'da faaliyet gösteren bir yardımlaşma derneğidir.

Dernek yardım toplamıyor, yardım dağıtmıyor ve bağış almıyor. Yardıma muhtaçları deşifre ve rencide etmeden sadece bülten, web sitesi ve telefon aracılığıyla yardımseverlerle buluşturuyor.Böylece yardımseverler, ihtiyaç sahipleriyle doğrudan iletişime geçerek "Kardeş Aile" bağı kurabiliyorlar.

Yukarıda ki bilgileri kendi sitelerinden aldığım gibi aynen yazdım. Zeytindalı’nın çalışma sistemi hakkında ayrıntılı bilgiye, bülten talep ederek, telefon ile yada http://www.zeytindali.org.tr internet adresinden ulaşabilirsiniz.

10 Ağustos, 2010

TATİL BİTTİ, ÇALIŞMA ZAMANI

Üç haftalık tatil bitti, dün işe başlanıldı ve anında eşekten düşülmüşe dönüldü. Allah'tan henüz depolanan enerji full. Ankara inanılmaz sıcak bu arada. Ayvalık-Foça-Karaburun-Kaş karışımı bir tatilin üstüne hani nem yok ama; yine de bir hayli sıcak ve bunaltıcı geldi doğrusu. Tatil güzeldi tabii, resimler bilgisayara henüz yüklenmediği için hiç birini paylaşamıyorum sizinle belki ilerleyen zamanda bir iki resim ekler, hem paylaşır hem de özlemle tatili yad ederim. Bütün güzelliklere rağmen ben illede evini özleyenlerden, mutfağımı, düzenimi, çiçeklerimi ve çalıştığım yerdeki kuş seslerini dinlenmeyi, ... tatilin son demlerinde hasretle bekleyen kimini göre .... ne denir bilemedim ama; benim gibi olanlar anladı sanırım (her şey tatında güzel diyenlerdenim). Ve şimdi çalışma, bir sonraki tatil hayalini kurma zamanı...