31 Ocak, 2011

"ÇAMAŞIRI İÇERDE KURUTMAK ZARARLI"


Malum günlük yaşantımızda artık bir çok şey zararlı hatta zararlı olmak ile de kalmıyor daha biz bazılarının zararlarının ne boyutta olabileceğini bilmiyoruz bile (cep telefonları gibi). Kendi çapımızda bildiklerimiz konusunda ufak tefek de olsa önlem almak mümkün. Örneğin; ketçap ve mayonezi katkısız, her sebze ve meyveyi zamanında almaya, mümkün olduğunca az miktarda yumuşatıcı kullanmaya, çamaşır suyu katkılı temizlik maddelerini kullanırken eldiven takmaya, aldığım şeylerin son kullanma ve imal tarihlerine ve neden üretildiklerine, katkı maddelerine bakmaya, yattığımız odada cep telefonu bulundurmamaya, …. çalışmakla birlikte gün geçmiyor ki hiç aklıma dahi gelmeyen şeylerin bile zararlarını duymayayım. İşte “Çamaşırı İçeride Kurutmak Zararlı” haberi de bunlardan birisi. Sanmayın ki pimpirikli, titiz, hasta tipler gibi her şeyi sürekli inceliyorum. Sadece bu tür şeyleri okuyor ve mantıklı buluyorsam, anlatılanlar aklı başında geliyor ise elimden geldiğince, şartlar elverdiğince dikkat etmeye çalışıyorum. İyi de kışın içerde kurutmak zararlı nerede kurutabiliriz? Benim kendimce bulduğum çözüm kimsenin yatmadığı bir oda da çamaşırları asıp kurutmak. Yani olayları hastalık haline de getirmeye çalışmadan olabildiğince dikkat etmek. Banakalirsa aşağıdaki yazıyı siz de okuyun, eminim bir çoğunuzun benim gibi çamaşırı içerde kurutmanın zararlı olacağı aklınıza gelmemiştir.



Çamaşırı İçeride Kurutmak Zararlı
Gerekçesi her ne olursa olsun, her mevsim çamaşırlarını içeride kurutanlara kötü haber! Çamaşırı içeride kuruturken atlanılan ayrıntılar, insan sağlığına ciddi oranda zarar veriyor. Günümüz koşullarında hemen hemen herkesin deterjan kullandığına değinen Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Olcay Emel, konuyla ilgili açıklamalarda bulunuyor: “Herkesin tercihi olan deterjanlar içinde bulunan kimyasal maddeler, suda çözünerek kirli çamaşırlarımızı temizler. Tabi ki, bu kimyasal atıklar yıkama işleminden sonra durulamaya rağmen çamaşırlarda bir miktar kalır. Kurutma işlemi esnasında su ile birlikte buharlaşarak bulunduğu atmosfere yayılarak kimyasal atık kirliliğine sebep olur. Bu nedenle çamaşırlarımızı kapalı ortam yerine açık havada kurutmak en doğru seçenektir. Günümüz koşullarında şehir yaşamı ve dış ortamda çamaşır kurutma hiç gerçekçi değil hatta hayal bile. Bu nedenle çamaşır kuruttuğumuz odaların iyi havalandırılması bu ortamda yaşlı veya bebeklerin kalmaması ikinci bir öneri olabilir. Kurutma makineleri iyi bir alternatif gibi görünmekteyse de elektrik enerjisi tüketmesi nedeniyle indirekt olarak çevreye zararlı olmaktadır.”

Kuru Temizlemeye Dikkat!
Alerjik bünyeli kişilerde deterjan yerine sabun kullanılabileceğine dikkat çeken Emel, kuru temizlemeyi tercih edenleri şöyle uyarıyor: “Kuru temizlemede de perklor etilen hipoklorit kullanılmaktadır. Buharı solunduğunda karaciğer, santral sinir sistemine zarar verebilir ve karsinogendir. Bu nedenle kuru temizlemeden gelen eşyaların havalandırılmadan kullanılmaması gereklidir.”

20 Ocak, 2011

HEYECAN YAŞLANMAZ / MUSTAFA BALBAY


Yaklaşık iki yıl kadar önce bir yaz tatilinde okudum Mustafa Balbay’ın “Heyecan Yaşlanmaz” isimli deneme kitabını. Alırken ilk dikkatimi çeken kitabın ismi olmuştu. HEYECAN YAŞLANMAZ ne güzel bir cümle, ne güzel bir kitap ismi değil mi? Kitapta aynen ismi gibi, yalın, güzel, küçük küçük heyecanların kitabın sonuna doğru sel gibi aktığı, okurken insanın işte bizden birisi diyerek yazara uzaktan muzipçe gülümsemek istediği, Anadolu’nun güzel, dili zengin, kıvrak anlatım tarzının bolca bulunduğu, …. olayların , öykülerin, yaşanmışlıkların insanı inanılmaz etkilediği, beni heyecanlandıran daha çok şey olmasına rağmen sözün özü okunası bir kitap. Bir arkadaşıma vermiştim okuması için, yenilerde kitap elime tekrar geçince hemen birkaç bölümünü tekrar okuyup, arada bir ara ara dönüp bakmak için masama koydum. İşte bu yüzden kitabın beni tekrar heyecanlandırması, tekrar okuma arzusu ve sizinle paylaşma isteğini aklıma düşürmesi. Banakalirsa siz de okuyun. Güzel denemeler var. Unutmadan hiç Çam ağacının kendisini budadığını duydunuz mu? Büyürken bir taraftan alt dallarından bazılarını feda ederek kuruttuğunu. Kitabın son bölümü ağaçlar ile ilgili ve Çam'ın kendisini budaması ile ilgili de güzel bir yazı var. Umarım yaşımız ne olursa olsun içimizdeki çocuk hiç büyümez ve heyecanın hiç yaşlanmadığı bir ruha sahip olacak kadar içimizde heyecan barındırırız.

18 Ocak, 2011

TAVUK DÖNER



Özellikle çocuklarınıza ekmek arası yedirdiğinizde tadı bildiğiniz ekmek arası tavuk dönere çok yakın ve çok güzel bir tat. Ben arada bir ekmek arası, arada bir de bir kasenin alt tarafına tavuk dönerden, üst tarafına pirinç pilavı koyup, kaseyi ters çevirerek pilav üstü tavuk döner yaparak servis yapıyorum. Yazın yapımı domates ve biber bol olduğu için daha sık oluyor. Kış için malum deepfrezdeki domates ve biberler imdada yetişiyor. Şöyle tazecik ekmeğin arasında yanında büyükçe bir bardak ayran ile deneyin banakalırsa. Malzemenin bolluğunu ve neden yapıldığını bildiğimizi düşünecek olursak çoğu hazır tavuk dönerlerden neredeyse daha güzel diyebilirim. Unutmadan yapımı tarif olarak yazılamayacak kadar kolay. Bir bütün tavuk göğsünü haşlayıp didikliyoruz (tel tel ayırıyoruz). İnce doğradığımız biberleri biraz yağ ilave ettiğimiz teflon tavada hafif yumuşayana kadar çeviriyoruz ve kabuğu soyulmuş, küçük küçük doğradığımız domatesleri ilave edip, domateslerin suyunu çekmesine yakın tavuklarımızı ekliyor tuz ilavesi ile domatesler iyice suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Gerisi size kalmış ister ekmek arası, ister pilav üstü, isterseniz de makarnanın yanında tüketin.

13 Ocak, 2011

KAHVENİN TADI

Başkent Üniversitesi Kültür Yayınlarının "Bütün Dünya" isimli çok beğenerek okuduğum bir dergisi var. O dergide değişik konularda çok güzel yazılar, kitap tanıtımı, fotoğraf, sudoku, Tıp dünyasından bilgiler,... ve aşağıdaki yazı gibi kısa, güzel, okunası yazılar var. Sizlerle de paylaşmak istedim. Banakalırsa okuyun, keyifli bir yazı.

KAHVENİN TADI

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikayetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos kahve ve ucuz görünümlü, pahalı görünümlü ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak seçtiğinde, profesör şöyle söyler: Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında… Bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiçbir şey katmaz. Hepimizin aslında istediği kahveydi, bardak değil… Ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.

Şunu bir düşünün: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumumuz da bardaklar. Seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak bize sunulan kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.

Kahvenin tadına varın! En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.

11 Ocak, 2011

SAĞLIKLI SU İÇMEK İÇİN DAMACANA SU SATIN ALMAK YETMİYOR


Türkiye Sağlık Vakfı'nın sayfasında okuduğum bu yazıyı sizler ile de paylaşmak istiyorum. Daha önceleri bir çok kereler bu konu ile ilgili yazılar okumuştum. Vakfın sayfasında yer alan bu yazı, bütün okuduklarımı pekiştirdi. Uzun zamandır artık damacana şişe değil, 5lt.'lik sulardan alıyoruz. Onları da güneş görmeyen ve serin yerde tutmaya, açıldıktan sonra çabuk tüketmeye çalışıyorum. En önemlisi de sanıyorum, temizliğini tam olarak yapamadığımızı düşündüğüm pompalardan kurtulmuş olmak. Umarım bilgiler sizin de işinize yarar. Banakalırsa üstünde düşünmeye değer bir konu.

Aldığınız suyu belli bir süre içinde tüketmeniz gerek.
Ambalajlı suları kapağı açtıktan sonra 10 gün içinde tüketmeniz gerekiyor.

Ambalajlı Su Üreticileri Derneği'nin uyarısına göre öncelikle alınan suyun Sağlık Bakanlığı tarafından izini olup olmadığına, etiketin üzerinde izin tarihi ve sayısının bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi gerekiyor.

Satın alınan suyun 4 ayrı yerinde etiket olması suyun bakanlığın kriterlerine uygun olup olmadığını gösteriyor. Suyun gövdesinde kabartma yazı, emniyet bandında ve kapağında suyun markasının bulunması, yine etiket bilgilerinde cinsi, üretim adresi, suya uygulanan işlemler ve suyun sahip olduğu parametreler mutlaka yer alması gerekiyor. Güvenlik bandının zedelenmiş ve açık olmaması suyu ilk sizin açtığınızı gösteriyor.

Damacana suyun doğrudan güneş ışığı almayan, yeterince havalandırılan temiz bir ortamda saklanması gerekiyor. Su bu şekilde değişime uğramadan en az 10 gün süreyle sağlıklı yapısını koruyor. Damacana suyu ayrıca serin ve kuru bir ortamda muhafaza etmek gerekiyor.

Damacana suyun kullanımının pratikliği açısından hemen hemen herkesin evinde mevcut pompaların temizliği, suyun ömrünün olabildiğince uzaması için önemli. Yaygın olarak kullanılan bu pompaların temizlenmediği ve zaman zaman yenilenmediği taktirde suda ciddi koku ve tat bozukluklarına neden oluyor.

Su pompalarının iç kısmında bulunan körüklerin sürekli nemli olması buraya toz taneciklerinin yapışmasına sebep oluyor. Bu da zamanla birikerek ciddi bir kirlilik oluşturuyor. Suda bu kötü tat ve kokuyu hissetmeye başladığınız anda pompayı yenilemek ya da çok iyi bir şekilde temizlemek gerekiyor.

10 Ocak, 2011

MANDALİNA VE PORTAKALLI LEZZETLER ETKİNLİĞİ


Ben ilk defa bir etkinliğe katıldım ve sanıyorum biraz elime yüzüme bulaştırdım. İlk olunca ne yapacağımı tam bilemediğim için eksiklikler oldu sanırım. Yıldız hn.'ı biraz uğraştırdığım için kendisinden hem özür diliyor hem sabrı için teşekkür ediyorum. Haşhaşlı Portakallı Muffin tarifim ile katıldığım etkinliğe. Tarifi önceden okumayanlar için tarif aşağıda. Etkinliğe katılmak için http://mandalincikmazi.blogspot.com adresinden Yıldız hn.'a başvurabilirsiniz.

HAŞHAŞLI PORTAKALLI MUFFİN

Malzemeler
3 yumurta
3 su bardağı un
1,5 su bardağı tozşeker (ben 1 su bardağı koyuyorum)
1 su bardağı portakal suyu
2 portakal kabuğu rendesi
2 çorba kaşığı haşhaş tohumu
1 su bardağı sıvıyağ (ben yağı bir hayli azaltıyorum)
1 paket kabartma tozu

Yumurta ve şekeri çırpıp daha sonra diğer malzemelerini karıştırıp, muffin kalıplarına koyup 170-180 derecede 15-20 dakika kadar pişiriyoruz. Eviniz miss gibi portakal, ve kek kokusu ile dolmuşken, bu soğuk havaları düşünecek olursak banakalırsa yanına 1 fincan nescafe de çok yakışır.

06 Ocak, 2011

DOMATES ÇORBA VE ANKARA SOĞUĞU

Ankara soğuk kış günlerinden nasibini bolca aldı bu günlerde. Özellikle sabah ve akşamları hava inanılmaz soğuk. Bu gün koştur koştur evden çıkma, servise yetişme ve soğuğa inat en az bir durak önce inip çok kısa bile olsa yürüme faslını geçip işyerine gelirken şöyle dumanı üstünde sıcacık ve bol kaşarlı bir domates çorbası bu havaya ne güzel giderdi diye düşündüm. Aslında kahvaltıda çorba içmek gibi bir adetim yoktur ama, üşüyünce insanın hayal dünyası ve istekleri sınır tanımıyor sanırım. Bütün bunları düşünürken bir de dört mevsimi de sevmeme rağmen kışın en çok şu siyah-beyaz görüntüsünü sevmediğimi, gri tonlarından çok hoşlanmadığımı ve güneşli günleri, kuş cıvıltılarını, çiçek kokularını çooook özlediğimi fark ettim. Bu kadar sözün üstüne çoğumuzun bilmesine rağmen domates çorbası tarifini de aşağıda yazdım. Banakalırsa siz de deneyin, üstüne bol kaşar ve karabiber ilavesi ile nefis oluyor.




DOMATES ÇORBA

3-4 yemek kaşığı un
3-4 yemek kaşığı ayçiçek yağı
2 kaşık domates salçası yada 1 paket domates püresi
(yazın rendelenmiş domateste kullanılabilir)
1 bardak süt
4-5 bardak su
tuz


Tencereye yağımızı alıp, unu ilave edip unun kokusu çıkana kadar çeviriyoruz. Salça yada domates püresini ilave edip bir iki karıştırmadan sonra, azar azar el çırpıcısı ile karıştırarak suyu ilave ediyor, kaynayıncaya kadar karıştırarak pişiriyoruz (yağı biraz bol tutar isek topaklanma ihtimali nerede ise sıfırlanıyor, bir de çırpıcı ile yapmakta unun topaklanmaması için iyi oluyor ). Altını söndürmeye yakın tuzunu ve kıvamına göre 1 bardak süt ilave edip, kısık ateşte on dakika kadar pişiriyoruz. Yerken rendelenmiş kaşar ve taze çekilmiş karabiber ilavesi inanılmaz güzel bir lezzet veriyor. Yapanlara yada yapacaklara afiyet olsun.