16 Temmuz, 2010

KABAK MÜCVER


Mücver biraz yağ çektiği için kimilerine ağır gelebilir ama; özellikle eşimin “her gün olsa yerim” dediği ve bizim evde yazın sık yapılan (kışın mevsim sebzesi olmayanları almamaya özen gösteriyorum) bir yiyecek. Eh hal böyle olunca bir yerden sonra yaptıkça pratik kazanıyor ve tutmadı riskini minimuma indiriyorsunuz. Un ölçüsü aşağı yukarı var tabii ki ama; en güzeli deneyerek göz kararı koyduğunuz un. Her şeyde olduğu gibi bununda basit püfleri var. Rendelediğiniz ya da robottan çektiğiniz kabaklar (robottan çekmek bana daha hızlı geliyor ve soğanı önden çektiğim için çok daha rahat oluyor) karıştıracağınız kapta bir süre bekler ise, suyunu veriyor. Bu suyu süzüp, yumurtasını kırıp, maydanoz, dereotu, tuz,karabiber ve kabartama tozu ilavesinden sonra unu ayarlayabilirsiniz. Yapanlar bilir, biraz koyu kıvamlı olacak. Ancak; en güzel ayarlama şekli kızgın yağa bir kaşık koyup denemek. Dağılmıyor ise tamamdır. Kızartma işlemi sırasında ara ara un ekleyebilirsiniz. Bekledikçe hafif sulanabilir. Niye bu kadar detaylı yazmaya çalıştım, hem olmuyor diyenleri çok dinledim, hatta yapmaktan vazgeçenleri, hem benim de bir iki defa dağılma işi başıma geldi. Bir de böyle deneyin, banakalırsa bu sefer olacak.

Malzemeler
3 adet orta boy kabak
1 yumurta
2 adet kuru soğan varsa taze soğan
1.5 çay kaşığı kabartma tozu
4-5 kaşık un
Karabiber, tuz
İnce kıyılmış dereotu, maydanoz
İsteğe bağlı olarak 1 adet patates ya da havuç rendesi
Kızartmak için sıvıyağ ve tabii ki üstüne yoğurt, ister sarmısaklı, ister sarmısaksız ve bol dereotlu

15 Temmuz, 2010

MEYVELERİN YARARLARI VE KALORİLERİ


Yaz günleri meyvenin en bol, en renkli olduğu günler. Hepsinin ayrı ayrı faydası, tabii ki kalorisi, sağlık durumumuza göre az tüketmemiz gerekeni, çok yada az sevdiğimizden tutunda, bol miktarda antioksidan deposu olan yada olmayanı var. Aşağıda ki yazıyı Milliyet Gazetesinden alıntı yaptım. Geniş ve güzel içeriğinden dolayı sizlerle de paylaşmak istedim. Banakalırsa bilerek tüketmek en güzeli.

Meyvelerin Yararları
Hangi meyvenin ne yararı var?
* Vücudumuzun başlıca düşmanı olan kolesterol hiçbir meyvede yoktur!
* Meyveler doğal şeker içerir, ne kadar çok meyve tüketirsek beynimizdeki sinir hücreleri de o kadar gelişir, meyve yemek hafızamızı canlandırır! Meyveler mükemmel lif kaynağıdır!
* Meyveler vitamin ve mineral açısından çok zengindir!
* Az kalorilidirler ve kilo aldırmazlar! (Ancak rejim sırasında kalorisi nispeten yüksek olan incir, muz ve üzümden uzak durun)
* Bol miktarda antioksidan içerirler!
* Meyveleri aç karnına yemek sindirimi kolaylaştırır!

Kiraz
* Güçlü bir ağrı kesicidir, 20 kirazda 12-25 miligram arası antosiyanin maddesi bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin Aspirinden on kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir,
* Kolesterolü ve kan şekerini düşürür,
* Kirazlarda bulunan flavanoidler vücuttaki zehri temizler,antioksidan etki yapar,
* Kabızlık gidericidir,
* Nikotinin vücuttan atılmasına yardımcı olur,
* Böbreklerin taş ve kum yapmasını önler ve varsa zamanla döker,
* Safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olur,
* Yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlamaktadır;
(100 gr. kiraz=70 kalori)

Üzüm
* Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler,
* Karaciğeri temizler,
* Siyah üzüm, kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir,
* Sindirimi kolaylaştırır, kansızlığı giderir,
* Bebeklerin gelişimi için çok faydalıdır
* Ancak kalorisi yüksek olan üzümün bir günde 15-20 adetten fazla tüketilmemesi gerektiğini de unutmayın;
(100 gr. üzüm=65 kalori)

Şeftali
* Kalp rahatsızlıklarına ve kansere karşı korur,
* Sindirim sistemini çalıştırır, hazmı kolaylaştırır,
* Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar,
* İdrar sökücüdür;
(1 adet orta şeftali=42 kalori)

Kayısı
* Kan yapıcıdır, kansızlığa iyi gelir,
* Güzel bir cilt ve saç için olumlu etkileri vardır,
* Özellikle akciğer kanserinin önlenmesinde yardım eder,
* Kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesinde yardımcıdır,
* Kemik erimesinin önlenmesine faydalıdır,
* Sinirleri gevşetip uyku verir
* Kabızlık çeken ve sindirim sisteminde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
* Sabahları aç karnına yenilen kuru kayısı sindirim açısından faydalı olmanın yanı sıra cilde de canlılık katar;
(1 adet kayısı=15 kalori)

İncir
* Bağırsakları çalıştırır,
* Enerji verir,
* Cinsel güce yardımcıdır,
* Yüksek kan basıncını düşürür,
* Kemik yoğunluğunu arttırır;
(1 adet orta incir=37 kalori)

Ananas
* Bakteri ve parazitlerle savaşmaya yarar,
* Sindirimi kolaylaştırır,
* İltihaplanma riskini azaltmada ve yaraların hızla iyileşmesini sağlamada etkilidir;
(1 kalın dilim ananas=43 kalori)

Elma
* Kanı ve böbrekleri temizler,
* Cilde parlaklık ve güzellik verir,
* Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,
* Sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder,
* Baş ağrısına iyi gelir,
* Yüksek tansiyonu düşürür,
* Kan şekerini kontrol altında tutar,
* Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir,
* Uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar;
(1 adet küçük elma=63 kalori)

Muz
* Kalbe ve kas sistemine yararlıdır,
* Yorgunluğa ve ishale birebirdir,
* Yüksek tansiyonu önleyici özelliğe sahiptir,
* Uykuyu düzene sokar,
* Ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur,
* Kolesterolü düşürücüdür ve migren ağrısına faydalıdır,
* Böbrek ve eklemlerdeki iltihaplanmalarda tedavi edici özelliğe sahiptir;
(1 adet muz=105 kalori)

Kivi
* Başlı başına bir C vitamini deposudur, bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından fazlası vardır,
* Kivinin bitkisel besinleri DNA'yı korur,
* Antioksidan özelliği vardır,
* Kan şekeri kontrolü için yararlıdır,
* Kolon kanserini engellenmesine yardımcı olmaktadır.
* Astıma karşı koruma sağlar,
* Kan inceltici özelliğiyle kan pıhtılaşması riskini önemli bir şekilde düşürmekte ve kanınızdaki yağ miktarını azaltmaktadır;
(1 adet kivi=46 kalori)

Vişne
* Şeker oranı kirazınkinden düşük olduğu için daha az kalori içerir,
* Diyareyi keser,
* Ateş düşürür,susuzluğu giderir.
* Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir;
(100 gr. vişne=50 kalori)

Greyfurt
* Soğuk algınlığına iyi gelir,
* Sindirimi uyarır,
* Diş etlerinin kanamasını azaltır,
* Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
* Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
* Tansiyonu dengeler,
* İdrar sökücü özelliği vardır
*Yağlı yemeklerin ardından içilen greyfurt suyu yediklerinizin ağırlığını giderir;
(1 adet greyfurt=50 kalori)

Portakal
* Soğuk algınlığı ve gripten korunmaya yardım eder,
* İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır,
* Kalp hastalığı ve felçten korur,
* Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar,
* Mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır,
* Tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur
* İçindeki potasyum cildin kuruyup kırışıklıkların oluşması önler,
* Bağırsak gazlarını söker,bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar,
* Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar,
* Safra salgısını arttırır;
(1 adet portakal=60 kalori)

Çilek
* Strese iyi gelir, sakinleştirici etkisi vardır,
* Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir.
* Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır,
* Kansere yakalanma riskini azaltır,
* Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir,
* Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir,
* Yüksek ateşi düşürür,
* Dişlere ve diş etlerine iyi gelir, diş taşlarının oluşmasını engeller,
* Cilde canlılık kazandırır;
(100 gr. çilek=30 kalori)

Armut
* Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır
* Yüksek tansiyonu olanlar ve böbreklerinde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
*Kansızlığa ve kabızlığa iyi gelir;
(1 adet küçük armut=82 kalori)

Kavun
* Kanı temizler,
* Antioksidan özelliği vardır,
* Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir;
(100 gr. kavun=26 kalori)

Karpuz
* Böbreği temizler,
* Astım, damar tıkanıklığı, diyabet, kolon kanseri ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi gelir,
* Tatlı, sulu karpuz doğada bulunan en önemli antioksidanlarla doludur,
* Bağışıklık sistemini güçlendirir,
* Karpuz çekirdeklerindeki Cucurbocitrin adlı madde kan basıncını düşürmeye ve düzenlenmeye yardımcı olur,
* Kabuğundaki çinko, iktidarsızlığa iyi gelir.
(100 gr. karpuz=30 kalori)

14 Temmuz, 2010

ÇİLEK REÇELİ VE PÜFLERİ




"Her yiğidin ayrı yoğurt yiyişi vardır" sözünü sanıyorum bilmeyen yoktur. Gerçekten benzer şeyleri bile çoğumuz ayrı ayrı yollardan yaparız. Benim çilek reçeli tarifim de böyle. Yıllar önce babamın bir arkadaşının bastırdığı kitaptan öğrendim çilek reçeli yapmayı. Aslında bizim evde bütün reçeller yapılırdı ama; evlenmeden önce evde hiç reçel yapmadığım için, elimin altında ki kitap bir takım tariflerde bulunmaz nimet idi. Reçel yaparken kullandığım yöntem, Şükran teyzenin yaptığı yöntem. Çilekler önce yıkanır, ayıklanır, daha sonra akşamdan bire bir ölçü ile şekere bir güzel yatırılır ve sabaha kadar sulanması beklenir. İlk gün yaklaşık 10 dakika kaynatılır ve köpüğü alınır, ikinci gün aynı işlem tekrarlanır, üçüncü gün altı kapatılmadan önce yarım limon suyu sıkılır ve henüz soğudan kavanozlara konulup, iyice soğuduğunda ağzı sıkıca kapatılır. Yanlış hatırlamıyor isem üzerine margarin eritilip dökülüyür ve margarin donduğu zaman hava alması iyice engellenmiş oluyor idi. Ben bu margarin eritme faslını hiç uygulamadım. Gerçi hiçte bozulma olmadı şimdiye kadar. Balkon ya da camın önünde güneş alan bir yer var ise, kaynatma işleminden sonra tencerinin ağzını temiz bir tülbent ile kapatıp güneşe koyar iseniz hem daha sağlıklı, hem kıvamı daha güzel oluyor. Üç gün sürüyor diye hiç yapmayanların gözü korkmasın, uygularken hiç zorlanmadan yapılabilen bir işlem. Bir de son gün kaynatma esnasında suyundan iki tatlı kaşığı çay tabağına koyarsanız, soğuduğu zaman kıvamın reçel kıvamı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Reçeli gereğinden çok kaynatır iseniz rengi kararıyor. Son tavsiye en güzeli bulmak zor biliyorum ama; miss gibi kokan dağ çileği ile reçellerinizi yapmanız. Banakalırsa deneyin, evin kokusu, kendinizin yapmış olmasının huzuru, katkısız olduğunu bilmenin rahatlığı hiç bir şey de yok.

12 Temmuz, 2010

ÇEŞİT ÇEŞİT PARFELERİM VARRR...

Aşağıda ki yazıyı geçtiğimiz hafta Perşembe günü yazmıştım, hava bir kapayıp bir açıyor, güneş bir yok olup, bir ceee diyordu. Bu gün Pazartesi ve sanıyorum sıcaklık 35 civarı. Tam parfe yeme zamanı yani. Sıcak gerçekten fazla ama; ben soğuk havaya tercih ederim doğrusu.
Sanıyorum bu sene Ankara’ya yaz gelemeyecek. Bir bakıyorsunuz sabahtan boğucu ve sıcak bir hava, öğleden sonra deli gibi yağan bir yağmur. Meteoroloji yağmurlar bitti hava ısınacak diyor, biraz umutlanıyorum yaşasın güneş artık tepeden bize gülecek diye, ertesi gün tekrar parçalı bulutlu bir hava ve tekrar yağmur. İyi ki ev hanımı değilim diye düşünür oldum bu aralar, bu yağmura ne ruh halim, ne camlar dayanmaz oldu artık. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağdığı için, binanın dış cephesinde ki bütün tozu, toprağı da alıp bizim evin camına taşıyıveriyor. Camlar silinmekten, ben silmekten yoruldum. Yok yapacak bir şey biliyorum. Ben de bu gün tatlı tarifler yazıp, yağmurlu da olsa yaz günlerini serinletmeye, kolay ve basit tarifler ile günü tatlandırmaya, gelecek olan misafirlerim var ise dolapta bol miktarda yapılmış çeşit çeşit parfelerim olduğunu söylemeye karar verdim. Buyrun tarifler aşağıda yazılı, banakalirsa siz de deneyin.

ROKOKO
2 poşet krem şanti
2 bardak süt
1 paket eti piknik bisküvi

1 kaşık nescafe
İstenildiği kadar ceviz
2 muz
2 poşet krem şanti 2 su bardağı süt ile çırpılır. Muzlar dilimlenip, dövülmüş ceviz, nescafe ve vanilya ile birlikte çırpılmış krem şantiye ilave edilir. İyice karıştırdıktan sonra yuvarlak bir kabın içine naylon yayılır ve karışım üzerine dökülür. En son bisküviler dik olarak karışımın içine yerleştirilir. Bir gece buzdolabında bekletip, ertesi gün düz bir tabağa ters çevrilir ve dış kısımdakı naylon çıkartılarak servis yapılır.

KAKAOLU PARFE
1 şişe soğuk süt (1/2 lt.)
1 kutu krem şanti (2 poşet)
2 yemek kaşığı pudra şekeri
3 yemek kaşığı kakao
2 paket kakaolu piknik bisküvi
Bisküvi dışındaki tüm malzemeyi mikserle karıştır. Orta boy yuvarlak borcama naylon serilir ve karışımı dökülür. Bisküvileri karışımın içine dik olacak şekilde yerleştir. Buzluğa koy. Servis yapmadan önce naylonu çıkart ve servis yap. (İsteğe göre damla çikolata ilavesi de yapılabilir) Üzgünüm kakaolu parfeye resimlemeyi unutmuşum.

ÇİLEKLİ PARFE
1 şişe soğuk süt (1/2 lt.)
1 kutu krem şanti (2 poşet)
2 yemek kaşığı pudra şekeri
2 paket kakaolu piknik bisküvi
1 kase küçük doğranmış çilek
Bisküvi dışındaki tüm malzemeyi mikserle karıştır, karışımın içine çilekleri ilave et. Büyük yuvarlak borcama naylon ser ve karışımı dök. Bisküvileri karışımın içine dik olacak şekilde yerleştir. Buzluğa koy. Servis yapmadan önce naylonu çıkart ve servis yap. (Çilekleri küçük doğramak lazım, büyük doğranır ise biraz buzlu oluyor bizimkiler pek hoşlanmadı ama; öyle beğenenler de olabilir tabiiki)

09 Temmuz, 2010

DURU BEBEĞİN DOĞUM GÜNÜ

Daha öncede bahsetmiştim size bu dünyalar güzeli küçük hanımdan. Geçtiğimiz Cuma günü (2 Temmuz) doğum günü idi ancak; resimleri yeni yükleyebildiğim için bugün sizlerle paylaşabiliyorum. Nasıl büyümüş, iyice güzelleşmiş değil mi? Artık gülüyor, çirkin oluyor, bir bir yapıyor, el sallıyor, baybay yapıyor, dışarı çıkacağınmızı anlıyoruz. Ama henüz yürüme faslına geçemedik. Poposunun üstünden zıplayarak emekliyor. Bir de emekleme pozisyonu alıyor ama; kendini çok üzmediğini için hemen vazgeçiyoruz. Umarım sağlıklı ve mutlu yaşlar yaşar, yüreği bütün sevgileri alacak kadar geniş olur. Çok dilek ve temenni var tabii ki içimden geçen, hepsini yazmam mümkün değil. Bahtın güzel, doğum günün kutlu olsun durucuğum. İyi ki doğdun ve bize tekrar bebek sevmenin güzelliğini yaşattın.

02 Temmuz, 2010

BU FİNCANLAR OTURMAK İÇİN / FİNCAN PUF





Buyrun lütfen çetinmeden oturun puflara, bunlar gerçekten fincan puf. İnsanın aklına otururken "acaba ?" diye gelir mi bilmem ama, görüntüleri süper değil mi? Baksanıza ahşap fincan askılığı bile yapılmış. Önce fincana oturup keyif yapıyor, daha sonra fincanınızı askıya kaldırıyorsunuz...

01 Temmuz, 2010

DEĞERLER VE DOĞRULAR


Artık insanlarımızın büyük bir bölümü ya değerlerimizden vazgeçti yada öyle görünmeyi tercih ediyorlar. Ama eminim ki hala bir yerlerde doğruları gören, insani duygulardan ödün vermeyen, doğaya ve insanlığa sahip çıkmaya çalışan, gözlerinin içi mutluluktan pırıl pırıl parlayan ve tüm iyi değerlerimizi çocuklarımıza aktarmaya çalışan, umut ediyorum ki sandığımızdan daha fazla insan var. Saygı verilmez, alınır sözü çok sevdiğim, manasını gerçekten güzel bulduğum, anlamı önünde şapka çıkardığım sözlerden biri. Kişilerin başkalarını saymak için önce kendilerine olan saygılarını kaybetmemeleri gerektiğine inanıyorum. Dürüstlük, onur, saygı, yalansız ve riyasız insanları, her şeyden önce kendisini saymayı bilenleri, ... özünde ve sözünde bir olanları saygı ile selamlıyorum. Bunları niye mi yazdım, aşağıda ki maileme gelen yazı öyle hoşuma gitti ki, içimden yazıyı ve bunları paylaşmak geldi.


DEĞERLER VE DOĞRULAR

'Yanlış' ve'Değerler'

On bir yaşındaydı ve New Hampshire gölünün ortasındaki adadaki evlerinde ne zaman eline bir fırsat geçse hemen balığa giderdi.

Levrek avı yasağının kalkmasından bir gün önce, babasıyla akşamın ilk saatlerinde küçük güneş balıklarından yakaladı. Sonra oltasına yem takıp, oltayı fırlatma talimi yaptı. Yem suya değdiği zaman gün batımında suda altın haleleler oluşturmuş, daha sonra gölün üzerinde ay doğmuştu. Oltasının hızla çekildiğini hissedince, oltaya büyük bir balık geldiğini anladı. Babası oğlunun balığı çekişini hayranlıkla izledi. Çocuk sonunda yorgun düşen balığı sudan çıkardı. O güne kadar gördüğü en büyük balıktı, bir levrek; ama av yasağının kalkmasına sadece saatler kalmıştı.

Baba-oğul güzelim balığa baktılar, pulları ay ışığında ışıl ışıl parlıyordu. Babası bir kibrit yakıp saatine baktı. Saat on olmuştu. Av yasağının bitmesine daha iki saat vardı. Önce balığa, sonra oğluna baktı.
'Suya geri bırakman gerekiyor, oğlum,' dedi.
'Baba!' diye itiraz etti çocuk ağlamaklı bir sesle.
'Başka balıklar da var,' dedi babası.
'Ama hiçbiri bunun kadar büyük değil!' dedi çocuk.
Göle şöyle bir göz attı. Gölde hiçbir balıkçı teknesi yoktu. Babasının yüzüne baktı bu kez. Kendilerini hiç kimsenin görmemiş olmasına, kimsenin ne balığı yakaladıklarını bilmesinin olanaksız olmasına karşın, babasının sesinden bu konuda hiçbir ödün vermeyeceğini anlamıştı.

Oltanın ucunu balığın ağzından çekti ve balığı gölün karanlık sularına bıraktı. Balık suya düşer düşmez, şöyle bir çırpındı ve gözden kayboldu. Çocuk bir daha bu kadar büyük bir balık tutamayacağından emindi..

Bu olay bundan tam otuz dört yıl önce oldu. Bugün o çocuk New York City'nin ünlü mimarlarındandı r.

Babasının küçük evi hâlâ o adadadır. Oğlunu ve kızlarını hâlâ o adadaki küçük eve balık tutmaya götürür.

Çocuk haklıydı. Bir daha o kadar büyük bir balık tutamadı. Fakat'değerler' konusunda bir ikilem yaşadığı zaman hep o balığı gözünün önüne getirir. Babasından öğrendiği gibi 'değerler', doğru ile yanlışın ne olduğu konusunda çok basit bir konudur. Güç olan yalnızca değerlerin uygulanabilmesidir.

Birileri görmediği zaman da doğru olanı yapabiliyor muyuz? Evet, küçüklüğümüzde bizlere balığı suya geri bırakmak öğretilseydi, doğru olanı yapabilirdik. Çünkü gerçeğin ve doğrunun ne olduğunu öğrenmiş olurduk.

Doğru olanı yapma kararı belleklerimizdeki canlılığını hiçbir zaman yitirmez. Bu anıyı dostlarımıza ve torunlarımıza göğsümüz kabara kabara anlatırız. Fırsatlardan yararlanmak değil, doğru olanı yapmaktır önemli olan.

ÇOCUĞUNU ÖYLE KARŞILA Kİ; eve geldiği zaman, en güzel yere geldiğini hissetsin... .

EŞİNİ ÖYLE KARŞILA Kİ; yanına geldiği zaman, en doğru insana kavuştuğunu hissetsin... .

ANNENİ ÖYLE KARŞILA Kİ; doğumundaki ağrıları lezzetle takas etsin...

BABANI ÖYLE KARŞILA Kİ; ömür boyu bir başka evlada imrenmesin.. .

FAKİRİ ÖYLE KARŞILA Kİ; ona serdiğinden büyük, bir dua sofrası sersin....

ZENGİNİ ÖYLE KARŞILA Kİ; gönlünü gördüğünde, kendi gönlünün fakirliğinden kahretsin... ..

Hepiniz değerlerinizi kaybetmeden sevgiyle kalın.......