Yunan mitolojisinde Asklepios, yani hekimler tanrısı, sanatında o kadar ustalaşır ki ölüleri bile diriltmeyi başarır hale gelir. Zeus da Asklepios’e çok kızar bu yüzden, çünkü onun, doğanın dengesini bozduğunu düşünür. Zeus o kadar kızgındır ki Asklepios’a yıldırımını onun üzerine yöneltir. Yıldırımın etkisiyle Asklepios yere düşer. Ama düştüğü sırada elinde bin bir derde deva olacak bir reçete vardır ve reçete bir bitkinin üzerine konar. Yağan yağmur da reçetede yazılı olanları bitkiye taşır. Böylece bin bir derde deva bir bitki doğar işte bu bitkinin adı sarımsaktır.
Mitolojik bir hikaye olmasına rağmen içerdiği bilgi bakımından çok fazla gerçek doğrusu. Anavatanı Hindistan olan sarımsağın tarihi insanlık kadar eskidir. Sarımsağın vücudun bağışıklık sistemini güçlendirici ve hücre koruyucu etkisini destekler bazı bilimsel bulgular mevcuttur. Sarımsak gerçekten de bin bir derde deva olacak bir bitki. A, B1, B2, B3, C ve E vitaminlerinden bol miktarda içeren sarımsak kükürt, karbonhidrat, aminoasitler, çinko, demir, potasyum ve fosfor yönünden de çok zengin bir bitki. Sarımsağın bir de hepimizin bildiği gibi antibiyotik, antiseptik ve antibakteriyel özellikleri barındıran bir yapısı var. Ayrıca diğer bitkilerden 58 kat fazla kalsiyum içerir.
Sarımsak grip, bademcik, öksürük ve nezle gibi şikayetlere iyi geliyor. Astım ve bronşit hastalarına günde 3-4 diş sarımsak tüketmesi öneriliyor ve bunun yanında tansiyon düşürücü özelliğinin de unutulmaması gerekiyor. Tansiyon düşüklüğü olanların sarımsak tüketirken biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Sarımsak şekeri dengeliyor, romatizma ve eklem rahatsızları için de şifa niteliği taşıyor, terletici etkisi ile ateşi düşürmeye yardımcı oluyor. Bütün bu özellikleri yanı sıra faydalı olan bitkileri bile ölçülü tüketmemiz gerektiği bilinen bir gerçek, sarımsakta kükürt içerdiği için alerjik durumlara neden olabilirken, fazla miktarda ve çiğ tüketilmesi de bağırsak florasının zarar görmesine neden olabiliyor. Yani günde 3-4 diş sarımsak tüketmek şifa verici özelliklerinden yararlanmak için yeterli olabiliyor. Sarımsak kokulu bir yiyecek olduğu için zaman zaman tüketme konusunda sıkıntı yaşıyoruz ama tükettikten sonra maydanoz yemek, diş fırçalamak, ya da akşamları tüketmek veya pişirerek tüketmek ki böylece kokusu azalır bu mucize bitkiden yararlanmamızı kolaylaştırabilir. Birde aşağıdaki ansiklopedik bilgilere göz atarsanız bu mucize bitkinin kullanımını arttırmak adına daha çok ikna olursunuz sanıyorum.
· Tarihin ilk çağlarında Sümerlerin sarımsağı bildikleri ve ilaç olarak kullandıkları elde edilen arkeolojik kayıtlardan anlaşılmaktadır.
· Eski mısırlılar sarımsağı ilaç olarak kullanmışlardır.
· Tarihi kayıtlardan Gizek piramidini yaptıran Firavun Keops ‘un ( IV Hanedan ) inşaat sırasında işçilere bol miktarda sarımsak yedirdiğini öğreniyoruz. Tarihçi Heredot, Mısır Piramitlerini yapan işçi ve kölelere hastalıklardan korunmaları, sağlıklı ve diri kalmaları için sarımsak verildiğini yazar.
· Günde kilometrelerce yol yürüyen Romalı savaşçılara sarımsak yedirilmiştir.
· Mısırlı anneler çocuklarını bağırsak kurtlarından korumak için boyunlarına sarımsak asarlarmış.
· Eskiler sarımsağın özelliklerini mucizevi olarak yorumlamış, ilk tıp bilginlerinden Hipokrat bile bu bitkiyi terletici ilaçlar sınıfına sokmuştur.
· Avrupa da haçlı seferlerinden sonra şeytani güçlerle savaşta bile kullanılmıştır.
· Sarımsağı İsrailoğulları Mısır’dan Filistin’e getirdiler. Oradan da Anadolu ve İronya’ya dağıldı. İlk defa haçlı seferleri sırasında Fransa’ya geldi ve oradan Avrupa’ya yayıldı.
· En çok Kuzey Afrika, Orta ve Güney Avrupa, ABD ve Meksika’da yetiştirilir.
· Sarımsak Ortaçağda vebaya karşı kullanılmış ancak antibiyotiklerin keşfi ile gözden düşmüştür.
· Sarımsak ülkemizde 12.yy dan bu yana yetiştirilmektedir. Bu gün dünyanın her tarafında yetiştirilen sarımsak, ülkemizde selenyumca zengin toprakları ile en iyi ve kaliteli yetişme ortamını sağlayan Kastamonu ilimizin Taşköprü ilçesinde yoğun olarak yetiştirilmekte ve hemen hepsi ithal edilmektedir.
Mitolojik bir hikaye olmasına rağmen içerdiği bilgi bakımından çok fazla gerçek doğrusu. Anavatanı Hindistan olan sarımsağın tarihi insanlık kadar eskidir. Sarımsağın vücudun bağışıklık sistemini güçlendirici ve hücre koruyucu etkisini destekler bazı bilimsel bulgular mevcuttur. Sarımsak gerçekten de bin bir derde deva olacak bir bitki. A, B1, B2, B3, C ve E vitaminlerinden bol miktarda içeren sarımsak kükürt, karbonhidrat, aminoasitler, çinko, demir, potasyum ve fosfor yönünden de çok zengin bir bitki. Sarımsağın bir de hepimizin bildiği gibi antibiyotik, antiseptik ve antibakteriyel özellikleri barındıran bir yapısı var. Ayrıca diğer bitkilerden 58 kat fazla kalsiyum içerir.
Sarımsak grip, bademcik, öksürük ve nezle gibi şikayetlere iyi geliyor. Astım ve bronşit hastalarına günde 3-4 diş sarımsak tüketmesi öneriliyor ve bunun yanında tansiyon düşürücü özelliğinin de unutulmaması gerekiyor. Tansiyon düşüklüğü olanların sarımsak tüketirken biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Sarımsak şekeri dengeliyor, romatizma ve eklem rahatsızları için de şifa niteliği taşıyor, terletici etkisi ile ateşi düşürmeye yardımcı oluyor. Bütün bu özellikleri yanı sıra faydalı olan bitkileri bile ölçülü tüketmemiz gerektiği bilinen bir gerçek, sarımsakta kükürt içerdiği için alerjik durumlara neden olabilirken, fazla miktarda ve çiğ tüketilmesi de bağırsak florasının zarar görmesine neden olabiliyor. Yani günde 3-4 diş sarımsak tüketmek şifa verici özelliklerinden yararlanmak için yeterli olabiliyor. Sarımsak kokulu bir yiyecek olduğu için zaman zaman tüketme konusunda sıkıntı yaşıyoruz ama tükettikten sonra maydanoz yemek, diş fırçalamak, ya da akşamları tüketmek veya pişirerek tüketmek ki böylece kokusu azalır bu mucize bitkiden yararlanmamızı kolaylaştırabilir. Birde aşağıdaki ansiklopedik bilgilere göz atarsanız bu mucize bitkinin kullanımını arttırmak adına daha çok ikna olursunuz sanıyorum.
· Tarihin ilk çağlarında Sümerlerin sarımsağı bildikleri ve ilaç olarak kullandıkları elde edilen arkeolojik kayıtlardan anlaşılmaktadır.
· Eski mısırlılar sarımsağı ilaç olarak kullanmışlardır.
· Tarihi kayıtlardan Gizek piramidini yaptıran Firavun Keops ‘un ( IV Hanedan ) inşaat sırasında işçilere bol miktarda sarımsak yedirdiğini öğreniyoruz. Tarihçi Heredot, Mısır Piramitlerini yapan işçi ve kölelere hastalıklardan korunmaları, sağlıklı ve diri kalmaları için sarımsak verildiğini yazar.
· Günde kilometrelerce yol yürüyen Romalı savaşçılara sarımsak yedirilmiştir.
· Mısırlı anneler çocuklarını bağırsak kurtlarından korumak için boyunlarına sarımsak asarlarmış.
· Eskiler sarımsağın özelliklerini mucizevi olarak yorumlamış, ilk tıp bilginlerinden Hipokrat bile bu bitkiyi terletici ilaçlar sınıfına sokmuştur.
· Avrupa da haçlı seferlerinden sonra şeytani güçlerle savaşta bile kullanılmıştır.
· Sarımsağı İsrailoğulları Mısır’dan Filistin’e getirdiler. Oradan da Anadolu ve İronya’ya dağıldı. İlk defa haçlı seferleri sırasında Fransa’ya geldi ve oradan Avrupa’ya yayıldı.
· En çok Kuzey Afrika, Orta ve Güney Avrupa, ABD ve Meksika’da yetiştirilir.
· Sarımsak Ortaçağda vebaya karşı kullanılmış ancak antibiyotiklerin keşfi ile gözden düşmüştür.
· Sarımsak ülkemizde 12.yy dan bu yana yetiştirilmektedir. Bu gün dünyanın her tarafında yetiştirilen sarımsak, ülkemizde selenyumca zengin toprakları ile en iyi ve kaliteli yetişme ortamını sağlayan Kastamonu ilimizin Taşköprü ilçesinde yoğun olarak yetiştirilmekte ve hemen hepsi ithal edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder